26 Ocak 2012 Perşembe

Jodaeiye Nader az Simin (A Separation)

Adından da anlaşılacağı gibi bu bir ayrılık hikayesi. Daha doğrusu bir ayrılığın ve sebep olduğu olayların hikayesi diyebilirim. Simin (Leila Hatami) İran'da yaşamak ve kızını bu ülkede büyütmek istemeyen, bu yüzden aylarca uğraşıp didinip vize aldığı başka bir ülkeye taşınmak isteyen modern / okumuş bir İran kadını. Kocası Nadir (Peyman Moadi) ise alzheimer hastası babasını yalnız başına bırakamayacağı için ülkeden ayrılmak istemiyor. Simin ve Nadir başka bir ülkeye taşınma konusunda kesinlikle mutabık olamıyorlar ve boşanma aşamasına geliyorlar. Her ikisinin de isteği kızları Termeh'nin (Sarina Farhadi; filmin yönetmeni Asghar Farhadi'nin kızı) velayetini almak. Termeh ise ergenlik çağında bir küçük genç kız. Annesiyle babasının boşanmamasını ve ikisiyle bir arada yaşamayı istiyor. Boşanma meselesi yüzünden içine kapanık ve oldukça sessiz bir şekilde devam ediyor hayatına.


Simin ayrılık arifesinde annesinin evine taşınınca Nadir, babasına bakması ve ev işleriyle ilgilenmesi için eve yardımcı bir kadın alıyor; Raziye (Sareh Bayat.) Hem hamile hem de yanında beş - altı yaşlarında bir kızı var. Raziye'nin gelişiyle birlikte olaylar daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Filmde bu noktadan sonra işlenen konular; dürüstlük, dini hassasiyet, vicdan, korku ve öfke oluyor...


Filme dair ciddi bir eleştirim var. Oyunculuklar çok iyi olsa da işlenen duygular fazlasıyla yüzeysel (dolayısıyla "rol") kalıyor filmde bana göre. Özellikle vicdan ve dini hassasiyet korkusu. Çünkü bu iki duygu insanın içinde ya vardır ya yoktur. Bu yüzden filmde özellikle söylenen yalanların ardından Allah korkusu ile yaşanan pişmanlıklar ne yazık ki duyguyu pek verememiş. Yalnız filmde sevdiğim taraf şu ki; yönetmen açık açık birilerini haklı, birilerini suçlu göstermiyor. Her bir karakterin bakış açısından görebiliyoruz olayları. Böyle olunca da film boyunca "o da haklı", "aaa ama bak bu da var" diye gidip geldim sürekli :) Kararın tamamen izleyiciye bırakılması hoş olmuş bence...

Yönetmenin İran'ın hukuk sistemine olan eleştirisi filmde çok net görülüyor. İnanılmaz ilkel bir şekilde varlığını sürdüren hukuk sistemi bir iki kişinin bireysel karar ve insiyatifiyle yürüyor adeta. Ayrıca İran'ın ekonomik ve toplumsal yapılarındaki dengesizlikler, çarpıklıklar da filmde öne çıkan ögeler. Ben yine de İran'ı çok daha fena tasavvur etmişim kafamda. Yanıldığımı görmüş oldum. Bendeki İran imajında "otomobil kullanan yabancı dil öğretmeni" yoktu mesela :)



























Gelelim filmin aldığı ödüllere :) Başta Asia Pacific Screen Awards, London Critics Circle Film Awards ve Golden Globe'da En İyi Film / En İyi Yabancı Film ödüllerini aldı. Ayrıca yönetmeni Asghar Farhadi'ye Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Golden Berlin Bear (Altın Ayı) ödülünü kazandırdı. Liste sayamayacağım kadar uzun, isteyen buradan bakabilir :) Ayrıca 2012 Academy Awards'da (Oscar) En İyi Yabancı Film kategorisinde aday. Yani Oscar heykelini de alacağı kesin diyebilirim :)

Film iyi, bu kesin. Özellikle popüler sinemaya alternatif arayan sinemaseverlerin mutlaka izlemesi gerekiyor. Hem bunca ödülün bir anlamı olmalı, değil mi?

Not: Görseller imdb.com'dan alınmıştır.