10 Aralık 2011 Cumartesi

Midnight In Paris

Bu filmi izleyin! Mutlaka izleyin. Bu film, sıradan bir günü "güzel bir gün"e çevirebilecek ender filmlerden biri. Aynı anda hem naif, hem bol sürprizli bir hikayesi var. Diyaloglar olabildiğine akıcı ve sık sık doğaçlama etkisi veriyor.. Tabi bu durum tamamen filmin senaristi ve yönetmeni Woody Allen'dan kaynaklanıyor! You Will Meet a Tall Dark Stranger ile Londra'yı, Vicky Cristina Barcelona ile Barcelona'yı en etkileyici halleriyle gösteren yönetmen, bu filmde de izleyenleri Paris'e hayran bırakıyor. Eminim filmi izlediğinizde sizde de "evet, en kısa zamanda Paris'e gitmeliyim" hissi oluşacak :)

Filmin kahramanı Hollywood'da başarılı senaryolara imza atan Gil Pender isimli (Owen Wilson)  bir senarist. Fakat aslında iyi bir yazar (roman yazarı) olmak isteyen bir genç adam. Yazdığı ilk romanı eleştirisine güvenebileceği birini bulamadığı için kimseye okutmuyor. Günün birinde hayat ve Paris ona öyle bir sürpriz hazırlıyor ki, ihtiyaç duyduğu tüm ilham ve eleştirisine güvenebileceği, fikir danışabileceği herkes birer birer karşısına çıkıyor! Düşünün, bir iş kurmayı planlıyorsunuz ve ne yapsam nasıl etsem diye düşünürken birden bire kendinizi iş dünyasının patronlarından biriyle aynı masada buluyorsunuz! Ya da üniversite için bilgisayar mühendisliğini tercih etmeyi düşünen bir gencin büyük bir rastlantı eseri Bill Gates ile tanışması harika olmaz mıydı :)



















Bu filmde bizi kimler bekliyor diye bir soru sorarsanız, size cevabı bir çırpıda sayabilirim! Zelda Fitzgerald, Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway, Salvador Dali, Gertrude Stein, Cole Porter, Josephine Baker, Pablo Picasso, Man Ray, Luis Bunuel, T. S. Eliot, Henri Matisse, Henri de Toulouse-Lautrec, Paul Gauguin, Edgar Degas!!! Kadro gördüğünüz gibi çok ama çok görkemli :) Bütün bu muhteşem insanları görmek, 1920lerin Paris'ine onlarla birlikte bir yolculuk yapmak inanın çok keyifli. Benim için filmin en iyi sahnelerinden biri Gil Pender'ın Luis Bunuel'e "bunu bir düşün" diyerek Bunuel'in 1962'de çekeceği "El Angel Exterminador" filminin konusunu vermesiydi :)




















Filmi izlerken ben sık sık Gil'e kızdım :) Ezikliği, tutukluğu, evlendiği takdirde asla mutlu olamayacağı, kendisini sürekli eleştiren, gözünün önünde başka bir erkeğe yazan nişanlısını terkedememesi beni deli etti. Filmde Carla Bruni de ara ara görünüyor. Hatta Carla Bruni'nin sahneleri çekilirken Nicolas Sarkozy'nin film setini ziyaret etmesi haber olmuştu :) Fakat ne olursa olsun ben bu filmi çok sevdim. Woody Alen, Paris, sinema, edebiyat, resim... Daha ne olsun :) (Bu arada filmin afişindeki gökyüzü Van Gogh'un The Starry Night adlı eserinden alınmış :)

Not: Görseller imdb.com'dan alınmıştır.